Ders 26-8, Other Conditionals / Diğer Koşul - Şart Cümleleri Konu Anlatımı

'' If Clauses / Koşul - Şart Cümleleri '' ana başlığı altında yine oldukça fazla kullanılan ve '' Other Conditionals '' diye adlandırdığımız konuyu incelemeye çalışacağız. Türkçe karşılık olarak '' Diğer Koşul - Şart Cümleleri '' diye bir çeviri yapabilmek mümkün. Bu yapılar tıpkı '' If '' gibi cümle içinde kullanılır ve bir koşul - şart anlamı taşır. Aşağıdaki genel tabloyu inceledikten sonra detaylara geçebiliriz.



1) Provided / Providing That, As Long As / So Long As, Only If

Bu yapılar önceden de bahsedildiği gibi '' If '' gibi kullanılmalarına rağmen -'' If '' için geçerli tüm kurallar bunlar için de geçerlidir - '' If '' den daha güçlü bir anlama sahiptir. Aynı zamanda hepsinin anlamı '' ANCAK '' demektir. Hemen karşılaştırmalı örneklerimize bakalım.

You can go out if you finish your homework.
( Eğer ) ödevini bitirirsen dışarı gidebilirsin.

You can go out only if you finish your homework.
                         provided ( that ) you finish your homework.
                         providing ( that ) you finish your homework.
                         as long as you finish your homework.
                         so long as you finish your homework.

Dışarı ancak ödevini bitirirsen gidebilirsin.

Görüldüğü gibi ilk örnek cümlemizde klasik anlamda koşul - şart kapsamında bir durum söz konusuydu. Fakat ikinci  örnek cümlede hepsi aynı anlamda kullanılan yapıları yazdığımızda ise cümleye '' ancak '' anlamı katılmış ve '' If '' in verdiği anlama göre çok ama çok daha kuvvetli bir koşul-şart anlamı ortaya çıkarmıştır. Kişinin dışarı çıkabilmesinin tek yolunun ödevini bitirmesi gerektiği son derece net bir şekilde ifade edilmiştir.

'' Only if  '' cümle başında kullanılır ise cümle devrik olur. Diğer yapılarda ise cümle başında kullanıldığında böyle bir değişiklik yapılmaz.

Only if you finish your homework, can you go out.

Provided ( that ) you finish your homework, you can go out.
Providing ( that ) 
As long as 
So long as 

I will visit my friends provided ( that )  I have time.
I would visit my friends providing ( that )  I had time.
I would have visited my friends provided ( that )  I had had time.

He will go to the cinema so long as he leaves the work early.
He would go to the cinema as long as  he left the work early.
He would have gone to the cinema so long as he had left the work early.


2) Unless 

Koşul-şart anlamı katmak için kullanılabilen bir bağlaçtır. '' Except on the condition that... '' anlamına sahip olan bu yapıyı Türkçe'ye '' -medikçe / -madıkça, -mezsen / -mazsan  '' diye çevirebiliriz. Anlam olarak olumsuz olduğu için kullanıldığı cümleler genellikle olumlu yapıdadır. Bu sebeple bazen '' if....not '' yerine kullanılabilir. Uyarı anlamı içeren cümlelerde kullanımı daha yaygındır. Bu noktaya dikkat etmek gerekir ki; '' Unless '' in '' Type 2 ve 3 '' te kullanımı son derece kısıtlıdır. Taşıdığı anlam itibari ile unreal-gerçek olmayan durumlardan ziyade real-gerçek durumlar  için kullanılır. İster cümle başında isterse cümle sonunda kullanılsın, anlamsal olarak bir fark yoktur. Cümle normal olarak yazılır.

Type 1

You can't watch TV if you don't finish your homework.
( Eğer ) ödevini bitirmezsen TV izleyemezsin.
You can't watch TV unless you finish your homework.
Ödevini bitirmedikçe TV izleyemezsin.

I won't forgive you if you don't apologize.
( Eğer ) özür dilemezsen seni affetmeyeceğim.
I won't forgive you unless you apologize.
Özür dilemedikçe seni affetmeyeceğim.

If we don't leave home early, we will be late for work.
( Eğer ) erkenden evden çıkmazsak işe geç kalacağız.
Unless we leave home early, we will be late for work.
Evden erken çıkmazsak işe geç kalacağız.


Type 2 

If I weren't certain about the score of the match, I wouldn't be predicting the score with confidence.
( Eğer ) maç skoru hakkında bu kadar emin olmasaydım güven içinde tahmin ediyor olmazdım.

Unless I were certain about the score of the match, I wouldn't be predicting the score with confidence.
Maç skoru hakkında bu kadar emin olmadıkça güven içinde tahmin ediyor olmazdım.

Önceden belirtildiği gibi '' Unless '' in '' Type 2 '' de kullanımı sınırlıdır. Her durum ve cümlede kullanımı pek mümkün değildir.


Type 3

If he hadn't wanted to be a professional player, he wouldn't have tried all of the ways he could.
( Eğer ) profesyonel bir oyuncu olmak istemeseydi elinden gelen tüm yolları denemezdi.

Unless he had wanted to be a professional player, he wouldn't have tried all of the ways he could.
Profesyonel bir oyuncu olmak istemeseydi elinden gelen tüm yolları denemezdi.

Yine '' Type 3 '' de '' Unless '' in kullanımı sınırlıdır. Her durum ve cümlede kullanımı mümkün değildir.

Örneklerden de anlaşılacağı ve önceden bahsedildiği gibi '' Unless '' in olduğu cümle, yapıca olumlu anlamca olumsuzdur. Yani '' Unless '' in kendisi olumsuzluk ifade etmektedir. Bundan ayrı olarak eğer '' Unless '' in olduğu cümlede olumsuz bir  ifade varsa çok ama çok güçlü bir uyarının olduğunu anlamamız gerekir.

Don't go out in the middle of the day in the summer unless you can't avoid it.
Kaçınamadığın / Korunamadığın sürece yazın gün ortasında dışarı çıkma.

Aynı cümleyi '' If '' ile kuracak olursak ;

Don't go out in the middle of the day in the summer if you can avoid it.
( Eğer ) kaçınabilirsen / korunabilirsen yazın gün ortasında dışarı çıkma.

'' If '' le kurulan cümlede ise bir öğüt anlamı vardır.


3) Even if 

Koşul - şart anlamında kullanılabilen bir diğer yapı olan '' Even if  '' i Türkçe' ye '' ....olsa bile / ....olmasa bile '' şeklinde çevirebiliriz. Anlamsal olarak '' Even if '' li cümlede belirtilen yargı gerçekleşse de sonucun değişmeyeceği vurgulanır. Cümle başında veya ortasında kullanılması arasında bir fark yoktur. Aşağıdaki örneklere bir göz atalım.

If it is rainy tomorrow, we won't play a football match outside.
( Eğer ) hava yarın yağmurluysa dışarıda futbol maçı yapmayacağız.
Even if it is rainy tomorrow, we will play a football match outside.
Hava yarın yağmurlu olsa bile dışarıda futbol maçı yapacağız.


If my sister apologizes to me, I will forgive her.
( Eğer ) kız kardeşim özür dilerse onu affedeceğim.
I won't forgive her even if my sister apologizes to me.
Kızkardeşim benden özür dilese bile onu affetmeyeceğim.

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi '' If '' li cümlede bir koşul - şart söz konusu iken, '' Even if '' li cümlede sonucun her ne olursa olsun değişmeyeceği belirtilmektedir. 

Önceden de belirttiğimiz gibi '' If '' için geçerli olan tüm kurallar '' Even if '' için de geçerlidir. Yani '' Type 1-2-3 '' te kullanımı son derece mümkündür.

You will stay with us even if you don't feel comfortable.
Kendini rahat hissetmesen bile bizimle kalacaksın.

You would stay with us even if you didn't feel comfortable.
Kendini rahat hissetmeseydin bile bizimle kalacaktın.

You would have stayed with us even if you hadn't felt comfortable.
Kendini rahat hissetmemiş olsan bile bizimle kalırdın.


4) Whether ...or not 

Yine oldukça fazla kullanım alanı olan bir diğer yapı '' Whether ..... or not '' ı Türkçe'ye '' olsa da.... / olmasa da... '' diye çevirmemiz mümkün. Anlamsal olarak '' bir şeyin olsa da olmasa da sonucun değişmeyeceğini '' vurgular. 

I will come with you whether you want or not.
İstesen de istemesen de seninle geleceğim.

My father will buy a new car whether he has enough money or not.
Babam yeterli parası olsa da olmasa da yeni bir araba satın alacak.

We have to help him whether we like him or not.
Sevsek de sevmesek de ona yardım etmeliyiz.

Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü gibi her ne olursa olsun, koşul - şart yerine gelse de gelmese de nihai sonucun değişmeyeceği anlamı vardır.

Bir diğer açıdan aklınıza şöyle bir soru gelirse ;

O zaman '' whether ...or not '' ile '' even if '' birbirine benzer mi?

Cevap ise evet olur. Bu iki yapı yüzde yüz olmasa da birbirine benzer bir anlama sahiptir.

She won't forgive me whether I apologize or not.
Özür dilesem de dilemesem de beni affetmeyecek.

She won't forgive me even if I apologize.
Özür dilesem bile beni affetmeyecek.

I have to finish the project whether I have time or not.
Zamanım olsa da olmasa da bu projeyi bitirmek zorundayım.

I have to finish the project even if I don't have time.
Zamanım olmasa bile bu projeyi bitirmek zorundayım.

We can be friends whether other people think in a different way or not.
Diğer insanlar başka şekilde düşünse de düşünmese de arkadaş olabiliriz.

We can be friends even if other people think in a different way.
Diğer insanlar başka şekilde düşünse bile arkadaş olabiliriz.


5) Suppose / Supposing ( That ), On ( the ) Condition That, What if

Başlık kısmında yazılan bu kalıplar, daha çok resmi olmayan samimi ortamlarda koşul - şart anlamını vurgulamak maksadıyla kullanılır. '' If '' li cümleler için geçerli olan zaman kuralları bu yapılar için  de geçerlidir. Yani '' Type 1-2-3 '' teki kombinasyonlar ve varyasyonlar bu yapılar söz konusu olduğunda da
karşımıza çıkar.

Suppose - Supposing that = Farzet ki.....
On ( the ) condition that = .......... koşuluyla
What if =  .....olursa - olmazsa  ne olur / olacak

şeklinde Türkçe çevirilerini yapmak mümkündür. Hemen bu yapıların ve '' If '' in karşılaştırıldığı aşağıdaki örnekleri incelemeye geçelim.

Suppose ( that ) I lend you some money, when will you pay it back?
Farzet ki sana biraz borç para verdim, ne zaman geri ödersin?
If I lend you some money, when will you pay it back?
( Eğer ) sana biraz borç para verirsem ne zaman geri ödersin?

Supposing ( that ) your husband cheated you, what would be your reaction?
Farzet ki kocan seni aldattı, tepkin ne olurdu?
If your husband cheated on you, what would be your reaction?
( Eğer ) kocan seni aldatsaydı tepkin ne olurdu.

You can rent a car on ( the )  condition that you drive it carefully.
Dikkatli kullanman koşuluyla bir araba kiralayabilirsin.
If you drive it carefully, you can rent a car.
( Eğer ) dikkatli kullanırsan bir araba kiralayabilirsin.

Your friend can stay at my home for a while on ( the ) condition that he promises to be tidy.
Düzenli olacağına söz vermesi koşuluyla arkadaşın evimde kalabilir.
If your promises to be tidy, he can stay at my home for a while.
( Eğer ) arkadaşın düzenli olacağına söz verirse evimde bir süreliğine kalabilir.

What if you lose your job?
İşini kaybedersen ne olur / olacak ?
What will happen if you lose your job?
( Eğer ) işini kaybedersen ne olur?

What if your best friend betrayed you during the hard times?
Zor zamanlarda en yakın arkadaşın ihanet etseydi ne olurdu / olacaktı?
What would happen if your best friend betrayed you during the hard times?
( Eğer ) zor zamanlarında en yakın arkadaşın ihanet etseyi ne olurdu?

What if my mom hadn't learnt the truth?
Annem gerçeği öğrenmeseydi ne olurdu / olacaktı?
What would have happened if my mom hadn't learnt the truth?
( Eğer ) annem gerçeği öğrenmeseydi ne olurdu ?


6) In Case

Ve gelelim kullanım alanı derya deniz olan bir diğer yapıya; '' In case ''. Türkçe çevirisi olarak '' ....olursa diye '' şeklinde ifade edebiliriz. Ana cümledeki eylem, '' In case '' li cümlede belirtilen ve olabilecek / olması muhtemel diğer eylem için bir ön hazırlık / tedbir belirtir.

I will do some more extra exercises in case I get a low mark.
Düşük bir not alırsam diye biraz daha fazla egzersiz yapacağım.

I took a book with me during the journey in case I got bored.
Sıkılırım diye yolculuk esnasında yanıma bir kitap aldım.

He sent me a new mail in case I hadn't recevied the previous one.
Öncekini almamışsam diye yeni bir ileti gönderdi.

Bilindiği üzere '' In case '' ile '' If '' birbirine karıştırılabilmektedir. Fakat ikisi farklı anlamlar içerir. Şöyle ki;

I will go to the my friend's home in case she needs my help for the preparation of the party.
Parti hazırlıkları için arkadaşımın yardımıma ihtiyacı olursa diye evine gideceğim.

I will go to the my friend's home if she needs my help for the preparation of the party.
( Eğer ) parti hazırlıkları için arkadaşımın yardımıma ihtiyacı olursa evine gideceğim.

Yukarıdaki iki cümleyi karşılaştırdığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır. İlk cümlede arkadaşımın yardıma ihtiyacı olabilir veya olmayabilir. Ancak ihtiyaç duyduğunda ne olur olmaz diye ben orada hazır bulunmak istiyorum anlamını çıkarabiliriz. İkinci cümlede ise arkadaşım yardımıma ihtiyaç duyarsa gideceğim. Fakat ihtiyaç duymazsa gitmeyeceğim anlamını vardır.

I will inform my wife of the meeting in case she wonders about me.
Benim için endişelenir diye eşimi toplantıdan haberdar edeceğim.
( Kişinin eşi meraklanabilir de meraklanmayabilir de. Ama meraklanır diye tedbir amaçlı bilgilendirme yapacak. )

I will inform my wife of the meeting if she wonders about me.
( Eğer ) eşim meraklanırsa toplantıdan onu haberdar edeceğim.
( Kişi, eşi meraklanırsa onu toplantıdan haberdar edecek. Fakat meraklanmaz ise haberdar etmeyecek. )


'' In case '' ile kullanılabilecek zaman yapıları aşağıdaki gibidir.














Tabloda belirtildiği gibi ana cümle ile yan cümle arasında bir zaman uyuşması olması gerekir. Fakat '' Should '' temel cümle '' Present, Future veya Past '' olduğu zaman da kullanılır. '' Should '' un bu zamanlardaki anlamı gereklilik değil, sadece olasılığın biraz daha az olduğunu belirtir.

I want to give you some money in case you need it.
Paraya ihtiyacın olursa diye sana biraz para vermek istiyorum.
I want to give you some money in case you should need it.
Paraya ihtiyacın olursa diye sana biraz para vermek istiyorum. ( Olasılık çok daha az )

I gave him some money in case he needed it.
Paraya ihtiyacı olur diye ona biraz para verdim.
I gave him some somey in case he should need it.
Paraya ihtiyacı olur diye ona biraz para verdim. ( Olasılık çok daha az )

He used to take his umbrella with him in case it rained.
Yağmur yağar diye şemsiyesini yanına alırdı.
He used to taje his umbrella with him in case it should rain.
Yağmur yağar diye şemsiyesini yanına alırdı. ( Olasılık çok daha az )

My mom is cooking plenty of food in case some guests come for dinner.
Akşam yemeğe misafirler gelir diye annem fazla fazla yemek yapıyor.
My mom is cooking plenty of food in case some guests should come for dinner.
Akşam yemeğe misafirler gelir diye annem fazla fazla yemek yapıyor. ( Olasılık çok daha az )

My mom cooked plenty of food in case some guests came for dinner.
Annem akşam yemeğe misafir gelirse diye fazla fazla yemek yaptı.
My mom cooked plenty of food in case some guests should come for dinner.
Annem akşam yemeğe misafir gelirse diye fazla fazla yemek yaptı.( Olasılık çok daha az )

I have bought an extra ticket for you in case you decide to come with us.
Bizimle gelmeye karar verirsin diye senin için ekstra bir bilet aldım.
I have bought an extra ticket for you in case you should decide to come with us.
Bizimle gelmeye karar verirsin diye senin için ekstra bir bilet aldım.( Olasılık çok daha az )

I had already bought an extra ticket for you in case you decided to come with us.
Bizimle gelmeye karar verirsin diye senin için ekstra bir bilet aldım.
I had already bought an extra ticket for you in case you should decide to come with us.
Bizimle gelmeye karar verirsin diye senin için ekstra bir bilet aldım.


'' In case '' in cümleye verdiği anlamları başka şekillerde ve kalıplarla da ifade edebiliriz.

I always put some money aside in case I need / should need it urgently.
Acil ihtiyacım olur diye genellikle bir kenara para koyarım.

I always put some money aside because I may need / because it is possible that I will need it urgently.
Acil ihtiyacım olabileceğinden ötürü genellikle bir kenara para koyarım.

I always put some money aside for fear that I may need it urgently.
Acil ihtiyacım olur endişesiyle genellikle bir kenara para koyarım.


'' In case of '' dan sonra bir isim gelir ve '' ....durumunda / durumda '' anlamını verir.

In case of ( an ) emegency, call this number.
Acil durumda bu numarayı ara.

The bus is full and there isn't any seat free. But in case of ( a ) cancellation we will inform you.
Otobüs dolu ve hiç boş koltuk yok. Fakat bir iptal durumunda sizi bilgilendireceğiz.

Son derece detaylı olarak ele almaya çalıştığım bu yayın umarım sizin için faydalı olmuştur arkadaşlar.
 

0 Komentar untuk "Ders 26-8, Other Conditionals / Diğer Koşul - Şart Cümleleri Konu Anlatımı"

Back To Top